Rijkaard'ın durumunu "Hot Fuzz" filmine benzetiyorum.
Şehirden, kasabaya gelmiş bir polisi anlatan bir komedi filmidir ve Simon Pegg'in en müthiş kurgulu filmidir bana göre. Kısaca anlatmak gerekirse çok çok başarılı olduğu için ve ön plana çıktığı için şehirden kasabaya gönderilen bir polis memurunu anlatır film. Fakat bu göründüğünden daha fazlası olan bir kasabadır. Kasabadaki kuralları değiştirmeye çalışanları, kasabanın tarikatı tarafından yokedilmesini ve etkisiz hale getirilmesini anlatır. Simon Pegg ise bu tarikatı öğrenir ve yokeder.
Filmde çok yüksek sesle gülen bir tiyatrocu da öldürülür, toprağını kasaba halkından başka birine satmak isteyen de, canlı heykelde. Böyle bağnaz bir kasabadır. Rijkaard'ı Simon Pegg olarak görüyorum. Kuralları değiştirecek olan ise Galatasaray Yönetimi.
Galatasaray "sözde" başarısız bir hocayı takımda tutmak istiyor. İstikrar bu. Görülmemiş, duyulmamış şey. Bu ülkenin kurallarına aykırı hatta. Bu yüzden dört bir yandan Rijkaard gönderilsin deniyor, futbolcular istemiyor diye haberler çıkıyor. Rijkaard'ın kellesi isteniyor kısaca. Rijkaard takıma ne kattı diyorlar, sanki bunu diyenler ülke futboluna katkı sağlamış gibi. Güzel futbol oynatmaya çalışan, doğru düzgün insan olan Gerets ve Skibbe'ye yaptıkları gibi Rijkaard'ı da tüketmek istiyorlar. Aynı haberler sürülüyor hep;
Ülke insanın hoşuna gidecek damarlardan basıyorlar. Gençler alınsın, yerli oyuncular, yerli, iş bilen teknik direktör vs. vs.
Çok garip bir oyun bu. Galatasaray yönetimi bu "tarikatı" yıkacaktır umarım. Zira yeniden başlangıç yapmaktan yoruldu bu takım. Bu kelle avcısı, bağnaz tarikatı da parçalamak gerekiyor.
2 yorum:
Aynı çapsızlar bir de şu soruyu sorarlar bir de: Bizden neden bir Alex Ferguson, Arsene Wenger çıkmıyor?
Bu zihniyetle çıkar mı?
Zor..
Süper yazı olmuş cidden; benzetmenin şahaneliği ayrı bir olay zaten, ahaha...
Yorum Gönder