30 Temmuz 2010 Cuma

Galatasaray 2 - 2 OFK Belgrade


Atamayıp atamayıp, bir ASY klasiği olan skoru koruyamama sendromuyla tekrar karşılaşarak berabere bitirdik maçı.

Frank Rijkaard'ın ilk 11 tercihine baktığımızda geçen seneki sorunlu yapının devam ettiğini görüyoruz. Bir Hakan Balta, bir Neill kadar bile soğukkanlı olmayan, topu ileri taşıyamayan bu üçlü arasında Sarp şüphesiz ki hücuna katkısıyla bir fark yarattı dün. Sarp'ın ekstra oyununa rağmen bile bu üçlü oldukça kısır işler yaptı. Karşıda tek hücumcuyla oynayan bir ekibe rağmen Ayhan'ın bir kere olsun hücum koşusu yapmaması Galatasaray'ın problemlerini özetleyen bir durum.

Galatasaray'ın hücumda Batdal'ı kullanması da etkiledi bu durumu. Batdal yine hücumda iyi işler yaptı fakat ortasahalara maç boyu çok az az yanaşarak rakip cezasahası önünde yapılacak pas organizasyonlarını kesmiş oldu. Dün gol atamaması onun hem şanssızlığı hem de hava toplarındaki beceriksizliğini gösterdi.

Öte yandan Batdal gibi bir oyuncu cezasahası içindeyken Galatasaray'ın kurguladığı oyun planını doğru buluyorum. Serdar, Arda, Sabri ve Hakan gibi oyuncuları sürekli çizgiye düşürüp içeri orta yapması gibi basit ama etkili hücumlar seyrettik. Direkten dönenler, kalecinin çıkardıkları vs. vs. İlk başta dediğim gibi kolayca 4-5 farklı kazanılabilecek bir maçı, bitiricilik eksikliği sebebiyle bu halde bitirdik.

Bir de Aykut'tan bahsetmek lazım. Her ay düzenli olarak bana güvenin konferansları vereceğine biraz olsun bu güveni gösterecek hareketler yapması lazım. Kaçıncı Avrupa maçı, kaçıncı yediği hatalı gol, kaçıncı önce ileri hareketlenip sonra çizgide kalması vs. vs. Bin tane aynı gol yenir mi yahu? Sana nasıl güvenelim şimdi? Oynatılmıyor vs. gibi bahaneleri kabul edemiyorum. Bir kaleci eğer aynı golü sürekli yiyorsa ya çalışmıyordur ya yeteneksizdir. Aykut'un çalışmadığına inanmıyorum ama yeteneksiz olduğunu düşünüyorum.

Maça tekrar dönersek Galatasaray'ın maç içinde skoru tutamama sorunu hala devam ediyor. Bir anda geriye atıyor takım kendini. Rijkaard'ın bu ortasahayla buna çözüm bulması güç çünkü zaten sorunun eldeki ortasahanın soğukkanlı, pozitif pası da yapabilen bir yapı da olmaması. Ayhan'ın no-look yan pas yaparak oynadığı, 90 dakikada sadece 2 kere ileri top attığı bir üçlü düşünün işte. Cana'nın oynamaması eleştirilebilir. Fakat Cana tam hazır olmamış da olabilir. Bana göre kesinlikle oynamalıydı.

Öte yandan Hakan Balta'nın ilk defa hücumda etkili, savunmada zayıf olduğunu gördüm. Sabri her ikisini de çok başarılı oynarken Hakan'ın dönmekte sıkıntı yaşaması rakibin sürekli soldan gelmesini sağladı. Sarp da hücumu düşünüp, Ayhan da bu bölgeyi kapatamayınca sol tarafı kullandı rakip. Fakat Hakan Balta'nın hücum performansı çok iyiydi. Arda'nın onu böyle etkili kullanması hakikaten sevindirici. İnsan bir hücum beki olsa ne olur acaba diye düşünmeden edemiyor.

Yeni transferlere bakarsak Pino'nun, Keita'nın biraz daha güçsüzü olduğunu görebiliyoruz. Son ana kadar topu müthiş getiren, harika bir sprinter, son anda genellikle saçmalayan bir acemi. Tıpkı Keita. Daha golcü olduğuna eminim, takımla ilk maçı dolayısıyla biraz alışamadı fakat şut/pas tercihlerinde pası kullanması iyiye işaret. Yeter ki biraz daha oynasın.

Kewell ise girdiği gibi kendini belli etti. Öte yandan sağlam döndüğü de aşikar. Bu sene yine müthiş katkı yapacaktır. 2. golden önce Pino'ya çıkardığı pas enfesti.

Öte yandan Arda'daki gelişimin devam etmesi müthiş. Kaptan bu seviyede oynamaya devam ederse kesinlikle istenen bonservisle transfer olacaktır. Topla oynama arzusunu yavaş yavaş minimuma indiriyor. Dün özellikle Hakan Balta'ya oynadığı toplar müthişti. Uzun süredir böyle etkili bek - kanat varyasyonları izlemiyorduk Galatasaray'da. Bu sene hazırlık döneminde eklenen yeniliklerden birini resmi maçta da görebilmek iyiydi.

Neyse. Pek üzerinde konuşulacak maç değil aslında. Geçen sezonun bir özeti. Acilen bir ortasaha gerekiyor. Çok acil olmasa da bir ortasaha da alınırsa çok değişir Galatasaray.

Deplasmanda turu geçeceğimize inanıyorum.

Hiç yorum yok: