8 Mayıs 2010 Cumartesi

Galatasaray 1 - Antalyaspor 2


Baros'un yokluğunun tekrar aşırı derecede belli olduğu bir maç oldu.

Oysa ilk 10 dakikaya müthiş başlamıştı Galatasaray. Emre'nin 3 kişi arasından Keita'ya topu aktarışı, Keita'nın inanılmaz güzel pasıyla Jo net bir pozisyona girmiş fakat golü atamamıştı. Bu maçta son 4-5 haftadaki gibi oynayacağız derken Antalyasporlu oyuncular hababam faul yapıp oyunu soğutmaya, Ömer Çatkıç ise tekrar tekrar ne kadar karaktersiz bir adam olduğunu Türkiye'ye ispatlamaya başladı.

İşte burada iyi iç oyuncuları olan bir takım o şuursuz Antalyaspor baskısını 2-3 pasla kırar, direkt olarak savunma elemanlarıyla karşı karşıya kalırdı. Ama Galatasaray'ın en büyük sorunu, orada yarım yamalak görev yapan Elano'nun da olmamasıyla iyice belli etti zaafı. Baros'un yokluğu rakip savunmanın rahat top çıkarmasını sağlayınca oyun Antalyaspor'un istediği gibi gitmeye başladı. Sürekli kanatlara doğru top şişirdi Antalyasporlu defans oyuncuları. Sağolsun iki bekimizde bugün rezalet oynayınca Tita'ya, Necati'ye, Ali Zitouni'ye müthiş alanlar doğdu.

Galatasaray'ın acilen ama acilen iç problemini gidermesi gerekiyor. Bugün Neill ile Balta değil de farklı iki stoperimiz olsaydı 1-2 değil 1-4 vs. bitebilirdi maç. Antalyaspor'un o aptal baskısını kıracak kadar kaliteli iç oyuncuları yok çünkü Galatasaray'ın. Üzülmemek elde değil. Bir Emre Belözoğlu, bir Colman bu maçta Galatasaray formasıyla oynasaydı Antalyaspor top yüzü göremezdi. Topu bırak fark olurdu. Acıklı bir durum, bu kadar rezalet baskı yapan takıma 2 doğru pas yapamamak.

Öte yandan Sabri ile Caner ne hücuma ne savunmaya destek verebildiler. Sabri sakatlıktan çıktığından beri geçen senelerdeki Sabri'ye döndü. Bugün bir gol yedirdi zaten. Benim aklım almıyor. Tita koşuyor, beyefendi izliyor. Delirmemek elde değil. Caner desen savunmayı zaten bilmiyor ama aklını da kullanmıyor. Arkasında kimse yok adama basıyor. Vallahi çok zor Rijkaard'ın işi.

Ayrıca Baros'un yokluğunu bir türlü dolduramıyoruz. Jo bugün çok çabalasa da hızlı bir oyuncu olmadığı için kolay savunuldu. Buna rağmen iyi top sakladı. Zaten 15. dakikadan sonra Neill / Hakan -> Jo bağlantısıyla topu ileride tutabildi Galatasaray. Yani stoperler Jo'ya, Jo ise kanatlara topu attı da atak yapabildik.

Gio, oyuna girmesiyle tekrar hareketlendirdi Galatasaray'ı. Hakikaten çok başka bir yetenek. Bonservisi alınmayacak vs. diye haberler çıkıyor. Yani böyle bir hata yapılmaması lazım. Zira müthiş bir adam. Oyuna girdiği gibi Keita'nın, Arda'nın başedemediği Şenol'u her pozisyonda ezdi. Şut attı, pas attı, top taşıdı. Müthişti. Kesinlikle ve kesinlikle kalması gerekiyor.

Galatasaray'ın sıkıntılarını yazmak, puan kayıplarının sebebini aramak çok kolay artık. Zira hep aynı sebep. Başka bir sebebi yok. Kesinlikle şimdilerde adı çıkan Guti falan değil, Emre Belözoğlu, Colman, Selçuk tipinde, yani oyunun iki tarafını da iyi oynayabilecek adamlar almalı Galatasaray. Guti ancak Elano veya Arda'dan biri satılırsa düşünülebilir. Bunun dışında sağ ve sol bek, bir de Baros'un stilinde, mesela Mustafa Pektemek, bir santrafor acilen lazım.

Kaleye adam alınacak mı bilmiyorum. Fakat bugün iki golü de yememeliydi Aykut. İlk golde hatanın büyük bölümü Sabri'nin ama ikinci golde Aykut uyudu. Çok geç çıktı. Ya erken çıkacaktı ya da hiç çıkmayacaktı. Ama Leo Franco ile ilgili konuda dediğim gibi Aykut'un potansiyeli bu. Ne fazlası olabilir, ne azı olabilir. Galatasaray karar vermek zorunda.

Antalyaspor'un oyununun övülecek tek tarafı vardı. O da Necati'nin yaratmaya çalıştığı pas trafiği. Farklı bir stilde oynuyor Necati. Zaten iyi bir forvettir fakat kesinlikle oyun görüşünü çok geliştirmiş. Çok iyi oyunu okuyan bir oyuncu olmuş. Ligde böyle adam az var. Çok az var hatta. Antalyaspor'un kesinlikle olmazsa olmazı hücum için. He Galatasaray'daki son yılında 100 kilo olduğu için böyle oynamıyordu o ayrı.

Maçın süprizi Emre Çolak'tı. Bana göre fena değildi. Özellikle pas ritmini oturtabildiğimiz dakikalar potansiyelini gösterdi. Öte yandan Neill'in atılan golden sonra Yalçın'ı teselli etmesi güzel bir görüntüydü. Bunun dışında Emre Aşık'a hoşçakal dedik. Ayrı bir başlık açarız bu olay için.

Taraftar ve hakem kesinlikle maçın en kötüsüydü. Bu sene Ali Sami Yen deplasman falan değil rakipler için. İnanmıyorum. Maçın bitmesine 25 dakika var Emre Aşık'a tezahürat yapıyorsun. Maç 1-1. Yahu Emre Aşık'ı ben çok seviyorum da maçın bitmesine var ulan. Maç bitsin sonra naparsan yap. Hakem uyuyor, zaman geçirmeleri vs. seyrediyor sen Ömer'le uğraşıyorsun.

Niye uğraşıyorsun adamla sen? Adam karaktersiz. İstediğini yapıyor. Onu cezalandırması gereken uyuyor. Ona bağırsana. Yok arkadaş. Bir de bu sene taraftar şampiyon mu ne, öyle bir şey bağırdılar. He canım. Şampiyonsunuz. Öte yandan hakem, Ömer Çatkıç'a sarı kart göstermemeyi başararak benden FIFA kokartı kazandı.

Galatasaray kazansaydı lig 3.'lüğünü garantileyecekti. Şimdi son maçını kazanmak zorunda. En azından Beşiktaş'la aynı puanda kalmak zorunda.

Yazın, transfer döneminde çok akılcı hareket etmeli Galatasaray. Çok çok önemli bu durum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

başından sonuna altını imzalıyorum.

90 + 3 dedi ki...

Gerçekten bu yaz çok önemli, hatta belki de en önemli yaz sezonu Galatasaray için.

Ömer'e sarı kart göstermeyen hakeme bir FIFA kokartı da benden olsun.
http://doksanartiuc.blogspot.com/