28 Şubat 2010 Pazar

Return of the Gio: Galatasaray 4 - 1 Kasımpaşa


Uzun bir zaman sonra müthiş bir ön alan baskısıyla başladı Galatasaray. Bunun elbette 2 önemli sebebi var;

1. Sabri Sarıoğlu
2. Caner Erkin

Sağ ve sol beke son derece süratli ve agresif iki oyuncu eklenince, Rijkaard çok güzel bir hamleyle takımını öne yığarak sistemi 4-2-4'e çevirdi. Bu ilk dakikadan, son dakikaya kadar hissettirdi baskıyı. 60 ile 70 arası bir yorgunluk belirtisiyle 1-1 olsa da maç, daha sonra Keita'nın müthiş golüyle maçın kontrolü tekrar Galatasaray'a geçti.

Sabri'nin dönüşü, Caner'in solbeke geçişi, Mehmet Topal'ın uzun süre sonra iyi oyunu Galatasaray'ın hücum hızını inanılmaz arttırmış. Rijkaard Neill'in savunmaya katkısını da düşünerek sezon başındaki yapıya dönmüş. Tabii şimdi hakkını vermek gerekir ki Kasımpaşa'nın oyunu bir an olsun çirkinleştirmedi. Gerçekten çok zevkli maç oldu böylece. Baya karıştı yazacaklarım. Fakat bu kadar keyifli bir maç izleyeceğimi ummuyordum doğrusu.

Tekrar toparlama işlemine geçelim;

İlk 35 dakika Galatasaray'ın temposuna, Kasımpaşa'nın da hızlı hücumları eklenince alelade bir Premier Lig maçı gördük sahada. Bu 35 dakikalık dilimde Gio'nun Barça günlerinden kalma performansını iyi incelemek gerek. Savunmaya yardımı, topla birlikte direkt olarak kaleye gitmesi ve bu işi hakikaten inanılmaz hızlı yapması görülmeye değerdi. Gio'nun diğer özelliği ise takım oyuncusu olması. Keita'da dribbling ustası olmasına rağmen Gio kadar doğru tercihler yapamayan bir oyuncu. Nitekim maçın ilk yarısında bir çok tercih hatası yaptı. Jo'ya çıkarmadığı 1-2 pozisyon var ki hakikaten Keita'nın en büyük eksikliğini yüzümüze vurdu. İlk yarının son 10 dakikası ise temposunu tuttu Galatasaray. Daha sakinleştirdi oyunu zira o tempoya takım dayanmaz ki yine ortasahanın oyundan düştüğü bir bölüm oldu. Devreyi böyle tamamlaması gerekiyordu zaten. Rijkaard da sanırım daha fazla takımının baskı yapmasını istemedi ve topu Kasımpaşa'ya verip, alan savunmasıyla devreyi tamamladık. Burada Gio'nun savunmaya katkısının üst düzey olduğunu söylemeliyiz. Çok istekliydi zaten.


İkinci yarı yine iyi bir Galatasaray vardı sahada. 60'a kadar böyle devam etti oyun. Daha sonra özellikle Ayhan'ın bariz şekilde yorulması Galatasaray'ı biraz düşürdü. Derken Sabri'nin bir hatasıyla, maç öncesi yazımda övdüğüm Yekta'nın golü geldi. Kasımpaşa'nın oyunundan bahsederken Cenk ve Murat hakkında bir iki laf etmemek olmaz. Özellikle Cenk onca yaşına rağmen hakikaten çok çok iyi bir santrafor performansı göstermekte. Sürekli savunma arasında dolaşması, sürekli hataya zorlaması takdir edilecek cinste doğrusu. Zaten iyi bir santrafordu. Bir de tecrübe eklenince üstüne geçen sene Taner Gülleri'nin yaptığı etkiyi yaptı. Murat ise çok farklı bir oyuncu olmuş sanki. Bizde oynarken sıradan bir kanat oyuncusuyken şimdi ortasahanın ortasında görev verilmesiyle oyun görüşü gayet gelişmiş. Varolan enerjisine bir de bu özellikler eklenince iyi bir ortasaha oyuncusu ortaya çıkmış. Öte yandan ikinci yarıdaki Ali Güneş hamlesi de işe yaradı doğrusu. Golün asisti, asistten önce de gayet güzel bir şutu var Ali'nin. Fenerbahçe'de oynarken bizim maçlarda çok ön plana çıkardı. Yine etkili oynadı. Sağ tarafı çok zorladı. Golden sonra Galatasaray'ın aynı Atletico Madrid'e verdiği refleks gibi bir refleks ile kendine geldi ve o sırada Keita'nın olağanüstü golü geldi. Hakikaten bir anda müthiş bir şut çıkardı Keita. Alex'in golüyle birlikte haftanın golü olacaktır muhtemelen. Daha sonra tam olarak Galatasaray'ın istediği oyun gerçekleşti. Keita, Jo, Arda ve Gio müthiş kontralar yapmaya başladı ki 4. gol hakikaten çok iyi bir organizasyondu bana göre. Keita'nın son vuruşu da müthişti doğrusu. Ters köşeye doğru güzel bir şuttu. Jo'nun oyunundan da bahsedelim. Gerçekten çok farklı bir santrafor. Baros daha agresif oynasa da Jo, Nonda'nın çok çok daha hareketlisi diyebiliriz. Harika bir futbol bilgisi var. Neyi, ne zaman yapacağını, nereye koşacağını, nasıl şut çekeceğini çok iyi biliyor. Galatasaray bonservisini alabilirse kesinlikle müthiş bir iş yapmış olur.


Güzel bir oyun olunca yazacak fazla bir şey kalmıyor gerçekten. Eksikler yok mu? Var. Onları da sonra ekleriz. Şimdi 4 puan farkı kutlamak gerekir. İlk yazımın sonunda hüzünlü bir maçla başladık, daha coşkulu devam ederiz umarım demiştim. İlk adımı attık. 6-7 tane daha böyle maç oynarsak bu iş biter. Özellikle Gio'ya tekrar hoşgeldin diyelim. Ligin en farklı oyuncularından biri kesinlikle.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Günlüğüne Melih Abi'nin sayfasından geldim. Gerçekten güzel bir yazı hazırlamışsın. Tebrikler. :)

Plaseyi Hanri Gibi Vuruyorum dedi ki...

Teşekkür ederim. :)