8 Kasım 2010 Pazartesi

Servet'in "Bana Güvenmiyorlar Geni": Trabzonspor 2 - 0 Galatasaray


Hagi'nin geldiği gibi takıma kazandırdığı kimliğe sahip çıktığı, buna göre oynattığı bir maç oldu. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz bu oyun stilini. Fakat Hagi, bir şekilde imzasını atmıştır Galatasaray'a. Nedir peki bu imza?

Birincisi ortasahaya değil kanatlara topla daha iyi olan oyuncular koyuyor Hagi. Hücumu kanat oyuncuları olan Misimovic ve Elano'yla şekillendiriyor. Bu oyuncular gerek içe kat ederek, gerekte kanattan ters toplar atarak hücumlar geliştirmeye, pas trafiği oluşturmaya çalışıyor. Göbek oyuncularının asıl görevi ise savunma. Hücumdayken ise minimum bir adamla hücuma katılan oyuncu sayısını arttırma. 3 maçtır genellikle Sarp, Cana çıktıktan sonra ise Barış bu görevi yerine getiriyor.

Fakat bu sistemin açıklaması belli; "Ben gol yemeyeceğim.". Galatasaray 3 maçtır neredeyse pozisyon vermiyor rakiplerine. Baskı yiyor, top büyük oranda rakipte oluyor fakat rakibi pozisyona sokmuyor, uzaktan şutlara zorluyor. Dün de Servet efendi maçın içine edinceye kadar bu böyleydi. Hagi tam maçı beraberliğe bağlıyordu ki büyük bir hatayla maç Trabzonspor lehine döndü.

Maçın başından sonuna kadar Fenerbahçe - Galatasaray maçının bir benzerini sahada gördük. Sarp, Ayhan ve Cana hücum oyuncuları ile Selçuk ve Colman'ın bağlantılarını kesti. Trabzonspor Jaja'nın ilk dakikalarda yakaladığı pozisyon dışında tek net pozisyonu ikinci gol. Bu bile Galatasaray'ın ne kadar başarılı bir savunma planı çizdiğinin, takıma belli bir savunma disiplini geldiğinin açık açık göstergesi ki Trabzonspor liderliği hakedecek, hatta şampiyonluğu hakedecek bir oyun oynamakta şu an için. Bizim savunmamıza Şenol Güneş'in hamlesi ise Pino'yu ilk yarı Giray, ikinci yarı Egemen'le durdurmaya çalışması ve kanat oyuncularına beklerle baskı kurması. Nispeten bu iki durumda işleyince ilk yarı son derece kısır, birbirini kitleyen iki takım seyrettik. Bir iki pozisyonda Pino Giray'ı mahvedince, Şenol Güneş'in ikinci yarı hemen Pino'yu Egemen'le eşlemesi ise gayet başarılı bir hamledir.

İlk yarıdaki kısır oyun, 75'e kadar da devam etti zaten. Duran toplar dışında Trabzonspor'un topu cezasahasına neredeyse hiç taşıyamadığını gördük. Keza Galatasaray da bu durumdaydı. Duran toplardan bahsetmişken Ayhan'ın bu göstere göstere tehlikeli bölgelerde faul yapma durumu hakikaten can sıkıcı olmaya başladı. Ben Ayhan'ın adama doğru hamlesinden faul yapıp, yapmayacağını bile TV başında anlıyorum. O kadar bariz ki. İlk pozisyonda topu alamazsa direkt agresifleşip hemen faulu yapıyor. Faul yapacak tabi bir oyuncu. Fakat Ayhan gibi tecrübeli bir adamın çok tehlikeli yerlerde ki Trabzonspor bu sene hayli gol attı bu tip organizasyonlarla, bu faulleri yapmasını aklım almıyor doğrusu. Halbuki adamın arkası dönük, tek yapacağın rahatsız edip adamın topla kalemize dönmesine engel olmak. Faul yapıp adama ödül vermek değil.

75'e kadar sakin devam eden oyun ise Servet'in benim bu sene artık sayamadığım sayıda hatalarından birini daha yapmasıyla tamamen Trabzonspor lehine döndü. Kalecisine dönebilecekken, taca atabilecekken, kornere atabilecekken, çıkmayacak topa vücudunu koymak bir futbol aklı noksanlığıdır. Bunun başka bir izahı yok. Bu kendine aşırı inanma, maçı takip edememedir. İlk yarı Pino karşısında rezil olan Giray'ın bile hiç riske girmeden bu hamleleri yaparken Şampiyonlar Ligi'nde oynamış, Fenerbahçe'de oynamış, Milli takımda halen oynayan, 4 seneye yakın süredir Galatasaray'da oynayan bir adamın bunu yapmaması hakikaten çok çok anlamsız. Galatasaray'ın olası puan veya puanlarını tek başına rakibe hediye etmiştir Servet. Kutluyorum kendisini ve onlarca açıklamasına rağmen hala sözleşmesini feshetmeyen yönetimi.

Golde belki Ufuk'un da savunma oyuncuları varken çıkması anlamsızdı fakat Ufuk daha yeni bir oyuncu olduğu için O'nun hatası affedilebilir. Ama Servet'in hele ki Rijkaard'a yönelik Güven/Performans açıklamaları varken şu kerizliği yapmasını ben ne anlarım, ne affederim kendi adıma. Zira "Benim Terry'den neyim eksik", "Bana güven duyulursa performansım yükselir." gibi açıklamalar yapan bir adamın özürlük bir hata yapmasına imkan yoktur. Fakat Servet futbolu aklıyla değil kaslarıyla oynadığı için bu açıklamalar da, hatalar da oluyor ve olmaya devam edecek.

Trabzonspor'un golden sonra Yattara, Engin, Jaja ve Umut'la rahat rahat hücuma gideceği belliydi. Galatasaray'ın oyunu riske edip, disiplininden de kopması da bu tip oyuncular için bulunmaz bir nimet ve Galatasaray için bu hücumlar alınması gereken bir riskti. Aslına bakarsak Pino'nun ıskası olmasa Galatasaray yine puanla ayrılabilirdi bu maçtan. Fakat Pino tam bir santrafor olmadığı için gollük vuruş konusunda beceriksiz bir adam. Daha çok kendi pozisyonunu kendi hazırlayıp, şutla bitirmeyi tercih ediyor. Klasik bir ikinci santrafor anlayacağınız. Mesela Baros ve artık çok tecrübeli bir Kewell o pozisyonu affetmezdi. Bu arada o pozisyonda topu müthiş düzelten ve pası veren Barış'ı da tebrik etmek lazım. Benim her zaman için tuttuğum bir oyuncudur Barış fakat Hagi'nin sisteminde daha savunma disiplinine bağlı, pozisyonunu kaybetmeyen bir adama ihtiyaç var özellikle deplasmanlarda. Bu sebeple Rijkaard dönemindeki gibi Sarp yerine Barış oynasın ısrarımı yapmıyorum.

Trabzonspor açısından bakarsak oldukça zorlu bir maç oldu. Son 15 dakika hariç pozisyon kısırlığı tamamen Galatasaray'ın çok iyi alan kapatması yüzündendir. Bunu kanatlardan gelerek bozmaya çalıştılar fakat başaramadılar. İyi pas yapan, iyi hücum planları olan, duran topları müthiş kullanan bir takım Trabzonspor. Fakat şu maçta bir şey daha ortaya çıktı; "Şampiyon takım şansı". Insua'nın ortasının direkten dönmesi, Pino'nun ıskası, Servet'in hatasıyla Trabzonspor'un Umut'un çok kötü vuruşuna rağmen golü bulması tamamen bu şanstır işte. Eğer Insua değil orada Sabri olsa zaten o pozisyonda topu çıkarırdı. Ters ayaklı Insua denge sağlamak için zaman kaybetti. Fakat bu da Trabzonspor'un bana göre şansıdır. Yanlış anlamayın, kötü anlamda kullanmıyorum. Galatasaray'ın şampiyon olduğu senelere, hatta her takımın şampiyon olduğu senelere bakın. Dünkü gibi kısır bir maçı çevirdiği, çok acayip toplarda gol yemediği bir çok maçı vardır. Dün Trabzonspor, futbolun o pek aklımızın almadığı olaylarından birine sahipti. Bu da benim için Trabzonspor'un şampiyon olacağına bir işarettir şimdilik. Eğer Bursaspor maçını kazanıp, şöyle 2-3 maçlık bir seri daha yakalarsa Trabzonspor kopar gider. Tek dezavantajları bütün derbileri dışarıda oynayacak olmaları ve bazı maçlarda konsantre kaybı yaşamaları. Bunu aşacaklarını umuyorum ve başarılar diliyorum bu güzel takıma. Şenol Güneş'e ayrıca saygılar sunmalıdır tüm Türkiye. Müthiş işleyen bir takım yaratmış.

Galatasaray'ın çok zorlu 4 haftasından ilki kayıpla başladı. 2-3 galibiyet çıkarabilirsek bu periyottan CL şansımızı devam ettireceğimizi düşünüyorum. Şimdilik şampiyonluk ilk planlar arasında değil.

Hiç yorum yok: