19 Eylül 2010 Pazar

Bucaspor 0 - 1 Galatasaray / Fenerbahçe 1 - 1 Beşiktaş

Galatasaray maçıyla başlayıp, derbiyle bitirelim bugün.

Galatasaray'ın son 3 maçtır savunma performansını iyi bir seviyeye çektiğini, özellikle maçın sonlarına doğru skoru tutmayı sonunda öğrenmeye başladığını görmüş olduk.

Bucaspor maçı ile Gaziantepspor maçı arasında sadece Bucaspor'un az baskısı sebebiyle 20 metre daha ileride oynamamız farkı vardı. Gerisi Gaziantepspor maçı için yazdıklarımızın bir tekrarı oldu.

Galatasaray yeni bir sistem, yeni bir oyun kurucu ile oynamaya çalışıyor. Bu sistem Galatasaray'ın Skibbe zamanından kalsa da oynayan oyuncular farklı olunca biraz uyum süreci yaşanabilmesi doğaldır. 2-3 hafta daha böyle süreceğini söylemeliyiz. Fakat Galatasaray en azından kazanmasını becerebiliyor 3 haftadır. Bizim için de özgüven kazanma yolu sadece galibiyettir.

Ayhan'ın rezalet oynadığı, hakikaten kendi kötü oyun sınırlarını zorladığı bir maçta gerçekten emek edilmiş bir gol atması futbolun tanımlarından biridir. Bu oyun budur. Bu yüzden sevilir, bu yüzden aşık olunur. Gerisi; sistem, taktik, kadro hikayedir bana göre.

Misimovic hem zemin, hem de uyumsuzluk yüzünden yine etkili değildi. Fakat söylenebilecek bir şey yok. Eğer lig başladıktan sonra transfer yapılacaksa bu sorunlar yaşanacak. Insua yine iyiydi. Hakikaten çok iyi bir savunmacı. Hücum için Galatasaray'ın oyunu rakip sahaya yıktığı anları beklemek lazım. Üstelik Arda'yla daha iyi bir solbek hücum performansı izleyeceğimize eminim.

Bucaspor klasik Bülent Uygun takımı. Bu sene ligde kalırlar. Sonrasını bilemiyorum. Ligdeki takımlar yavaş yavaş top oynamaya çalışırken hala aynı şekilde, uzun top, karambol şeklinde top oynatmaya çalışan Bülent Uygun kaç sezon dayanır bilemiyorum.

Sonuç olarak Galatasaray'ın tekrar morallenmesi, futbolcular ve Rijkaard'ın tekrar özgüven kazanması için gayet iyi bir seri oldu bu üç maç. Daha iyisi olacaktır ama beklemek şart maalesef.

***

Fenerbahçe - Beşiktaş maçının iyi geçeceğini düşünüyordum. Çok gol beklemiyordum fakat değişik bir maç olacağı belliydi. Savunmayı ortasahaya, hatta daha ilerisine kadar çeken Schuster ile Dia'lı, Niang'lı, Stoch'lu hızlı hücumculara sahip Aykut'un maç için neler hazırlayacağını görmek ilginç olacaktı.

Öncelikle Schuster'in doğru olanı yapıp sağlama gittiğini söylemeliyiz. Guti - Tabata - Ernst üçlüsünden, Aurelio - Ernst - Guti üçlüsüne dönülmüş ki Guti'nin diğer maçlardan daha etkili olmasının sebeplerinden biri bu oldu. Ernst ve Aurelio'nun sağlam savunma becerileri ve fena olmayan top çıkarma becerileri hem Guti'yi çok topla buluşturdu hem de Guti'nin aktif dinlenme anlarında savunmaya büyük yardımı oldu. Öte yandan Schuster savunmayı nispeten biraz daha geriye çekip Niang ve Dia'nın savunma arkası koşularına biraz olsun etkisiz hale getirmeye çalıştı.

Fenerbahçe ise klasik sistemi ve kadrosuyla sahaya çıktı. Alex'in oluşturmaya çalıştığı hücum setleri ve Dia ile Niang'ın savunmayı yıpratan oyunlarıyla gol bulmaya çalışıyordu ki bana göre yine doğru olan buydu. Özellikle golden sonra Niang ile Dia'nın kaçırdığı 2 gol maçın en kritik anıydı bana göre.

Fenerbahçe'nin gole kadar olan oyunu ile golden sonraki oyunu arasında Beşiktaş savunmasının ortasahaya yakınlık ve uzaklığı arasındaki kadar fark var. Golden sonra direkt olarak savunmayı ileri çıkaran Beşiktaş'a karşı bu işin uzmanı olan Niang ile Dia'nın hemen pozisyona girmesi kadar doğal bir durum yok. Özellikle sağbekin de değişmesiyle bekler ofsayt tuzağına uyum sağlayamadı. Haliyle savunma arkasına atılan her top tehlike yarattı.

Beşiktaş'ın hücum anlamında pek iyi oynadığını söyleyemem kendi adıma. Guti ve Quaresma'nın çok çok iyi oyunları dışında maça etki edecek bir performans olmadı. Özellikle Nihat'ın olağanüstü kötü oyunu büyük bir hayalkırıklığı olmuştur Schuster adına. Sakatlıklar yüzünden erken 2 oyuncu değişikliği yapan Schuster Nihat'a zorunlu olarak sabretse de başka maçlarda böyle olmayacağını Nihat'ın biliyor olduğunu umuyorum.

Maçın diğer bir kader anı ise Alex'in çıkıp, Cristian'ın oyuna girmesidir. Emre'nin çıkması da belki tartışılabilir fakat Alex çıktığında Cristian'ı oyuna almak maçı Beşiktaş'ın ayağına bırakmaktır bana göre. Cristian'ın oyuna girmesi demek, Fenerbahçe'nin Beşiktaş'a oyunu teslim etmesi, yarısahasına kendi kendini hapsetmesi demektir. Beşiktaş'ın golünün geleceği bu hamleden sonra iyice belli oldu zaten. Emre'yle Mehmet Topuz'un yer değiştirip, Özer'in Emre yerine oyuna girmesi anlaşılabilir ve pek sırıtmayan bir hamledir bence. Bu yüzden eleştirilmesi biraz haksızlık olur fakat Alex - Cristian başlı başına kocaman bir hatadır.

Sonuç olarak keyifli bir derbi izledik. Umarım her derbi böylesine iyi olur bu sene.

Hiç yorum yok: