8 Mayıs 2010 Cumartesi

Hoşçakal Leo


Biraz geç de olsa Leo'ya veda etmenin zamanı geldi.

Geldiğinde çok tartışılmıştı. Tartışılmasının sebebi bu adamı ligde falan izlediklerinden değil, 10 yıl önce Galatasaray - Mallorca maçında, 22-23 yaşında yediği goller yüzündendi.

Geldiği zaman forumlarda yazdıklarım bellidir. Bonservisi olmayan bir oyuncu için gayet iyi bir kalecidir. Fakat genel bakımından yapabilecekleri bellidir. Artıları, eksileri belliydi. Mesela ayağı ve eliyle iyi oyun kurardı, özellikle Servet - Gökhan ikilisiyle oynarken araya atılan topların bir çoğunu Leo zamanında çıkışlarıyla temizlemişti. Yani kaleyi terketme konusunda çok başarılıydı ki bana göre Aykut'un son 4 haftada bu konuda geliştiğini göstermesi Leo sayesindedir. Ayrıca fiziği hakikaten müthişti. Kaleyi kaplayan bir kaleciydi.

Fakat eksileri vardı; Konsantrasyon! Zaten bu eksiği de hata yapmasına yol açıyordu. Fakat dediğim gibi bonservis verilmeden takıma kazandırılmış bir kaleci, bir sistem kalecisiydi. Sistem kalecisi diyorum çünkü bir çok oyuncumuzdan daha çok ayağına hakim bir adamdır Franco. Oyunu bilir, pozisyon almayı bilir, defans oyuncularıyla pas yapar vs. Hatalı goller yiyebilir ama 2-3 pasla cezasahasına girdiğimiz onlarca pozisyon Franco'nun doğru oyun başlatma tercihleri sayesinde başlaşmıştır.

Sadece gol yedirmesin diye bakıldığında vasat, sistem kalecisi olarak bakıldığında iyi bir kalecidir. Bu fikrim de değişmeyecek. Aykut'un geri paslarda topu taca atmasına vs. alışmamış gerekiyor. Aykut'u kötülemiyorum. Hatta kalecilik olarak son 4 haftada çok iyi işler yaptı. Fakat oyunu başlatma konusunda bir sıkıntısı var. Kendisini geliştirmiş ama daha yeterli değil. Umarım sezon başı kampında bu eksiğini giderebilecek çalışmayı yapar.

Eh konuşulacak edilecek bir laf yok. Fenerbahçe maçında, maçın bitmesine 20 küsür dakika kala Leo'yu ıslıklayıp, sus pus olan taraftardan çok daha fazla katkı vermiştir Galatasaray'a.

Umarım şans seninle olur Leo.

Hoşçakal...

Hiç yorum yok: