9 Mayıs 2010 Pazar

Ankaragücü 0 - 3 Fenerbahçe


İnanılmaz kötü bir maçtı bunu söylemek lazım.

Fenerbahçe 9 maçtır aynı oyunu oynuyor. Az pozisyon buluyor, bulduğunu öyle böyle atıyor. Savunmasını en dibe çekip olası hataları engelliyor ve gol yemiyor. 9. maçta da gol yemeden ayrıldı Fenerbahçe. Bu bir takım için, özellikle şampiyonluk hedefi olan bir takım için çok ama çok müthiş bir özgüvendir. Daha iyi savunma yaparsınız, daha rahat savunma yaparsınız, soğukkanlı davranırsınız bu sayede.

Ankaragücü de klasik oyununu oynadı. Savunma ve hücum berbat, ortasaha bir çok takımdan çok daha iyi. Pas trafiğini kurabiliyorlar fakat işi bitirecek pozisyon yaratamıyorlar. Sebebi ise çok ama çok toplama bir takım olmaları. Takım ve teknik direktör bozulmazsa çok daha iyi işler yapacaklardır. Fakat her ne kadar bugün stoper oynamasa da Rajnoch'un yanına çok iyi bir partner ve kesinlikle bir kaleci almak zorundalar.

Şu maçta konuşulacak hakikaten bir şey yok. Belki Fenerbahçe'nin özgüveni yüksek savunmasını, belki Serkan Kırıntılı'nın yediği acayip... pardon çok acayip golleri, Rothen'i TSL'de izlemenin keyfini konuşabiliriz. Zira maç adına öncekilerden farklı konuşulacak bir şey yok.

Ayrıca duran topların önemini görüyoruz bu maçta yeniden. Fenerbahçe, Alex takıma katıldığından beri müthiş kullanıyor. Önce Nobre - Fabio Luciano ile goller buluyordu Fenerbahçe. Sonra Edu - Lugano ikilisiyle devam etti, şimdi Lugano ağırlığını koyuyor. Onun yanında diğer oyuncular da arasıra gol atarak bu hücum opsiyonunu değerlendirmeye devam ediyorlar. Daum'un yaptığı en iyi işlerden biri şüphesiz budur.

Keyifsiz ve sıkıcı futbol, garip Ankaragücü seyircisi, Lugano'ya kart gösterebilen bir hakem vardı maçta.

Bu kadar yazı bile fazla oldu sanırım. Şampiyonluğa oynayan takım böyle maçları alabilmeli. Fenerbahçe ve Bursaspor bunları başardığı için son haftaya kadar götürdüler işi.

Bakalım haftaya kim bu yarışı önde bitirecek?

Hiç yorum yok: